AA Haber Akademisi Koordinatörlüğünce düzenlenen “Fotoğrafçılık Eğitimi”nde tecrübelerini aktaran foto muhabiri Coşkun Aral, “Bir foto muhabiri olarak savaşın ve acının içinde hep mutluluğu aradım.” dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Haber Akademisi Koordinatörlüğünce, AA’nın 97 yıllık fotoğraf alanındaki deneyimini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla düzenlenen“Fotoğrafçılık Eğitimi”nde tanınmış fotoğraf sanatçılarının tecrübelerini aktardığı “Ustalardan Fotoğraf Hikayeleri” konferansının üçüncüsü gerçekleştirildi.

Foto muhabiri ve gazeteci Coşkun Aral, AA Genel Müdürlüğü Konferans Salonunda düzenlenen programda, kariyeri boyunca çektiği fotoğrafları ile yapım ve yönetimini üstlendiği “Haberci” programının görüntülerini fotoğrafseverlerle paylaştı.

Siirt’te 1956’da dünyaya gelen Aral, doğduğu yerdeki aşiret yapısından dolayı çocukluğundan itibaren hep çatışmaya tanık olduğunu ifade etti.

“Sonraki dönemde savaşla haşır neşir olmaktan ziyade, savaşın ne kadar korkunç bir bela olduğunu insanlığa göstermek için önce doktor olmayı düşündüm. Doktor olamayınca gazeteci oldum” sözlerine yer veren Aral, muhabirliğe 15-16 yaşlarında Siirt’te Mücadele gazetesinde başladığını anlattı. Aral, o yıllarda AA’nın kartını mahkemelere girmek için kendine bastığını, kariyeri boyunca merakını ve heyecanını hep canlı tuttuğunu söyledi.

Coşkun Aral: “Savaşın ve acının içinde hep mutluluğu aradım”

Dünyanın çeşitli ülkelerinde, özellikle Orta Doğu’da birçok savaşa tanık olduğunu ifade eden Aral, “Bir foto muhabiri olarak savaşın ve acının içinde hep mutluluğu aradım. Ama ne yazık ki, dünyanın bir yerinde savaş biterken, ne yazık ki başka bir yerde başlıyor. Korkunç savaşlara tanık oldum. Defalarca yaralandım. Sorgulandım, işkence gördüm, en acısı bunu kendi ülkemde de yaşadım.” dedi.

Aral, Türkiye’de 1970’li yıllarda ve sonrasında önemli olaylar yaşandığını ve bunları, çatışmaları gazeteci olarak izlediğini ifade eden Aral, “Basının objektif olması lazım. Bizden sonraki kuşaklara bazı olayları aktarmadık. Basının birinci görevi, olayın nedenini, niçinini, nasılını, kim ve ne zamanlarını doğru, objektif ve tarafların ağzından vermektir. Ama bu olgunluk her zaman olmuyor.” diye konuştu.

Aral, 14 Ekim 1980’de kaçırılan bir uçakta hava korsanlarıyla ilk kez röportaj gerçekleştirerek Türk ve dünya basınında adından söz ettirdi. Aral, röportaj ve fotoğraflarıyla Türkiye’de ve çeşitli ülkelerinde ödüller aldığını aktardı.

İslam’ın farklı yorumlandığı 27 ülkeye gitti

Aral, 1980 yılından itibaren sürekli olarak Lübnan, İran, Irak, Afganistan, Kuzey İrlanda, Çad ve Uzak Doğu’daki savaşları görüntülediğini belirterek, buralarda yaşadığı olayları paylaştı.

Gazetecilerin ve foto muhabirlerinin günümüzde eskiye göre daha şanslı olduğunu ifade eden Aral, şu değerlendirmede bulundu:

“O dönemde basında ‘Benim ansiklopedim, seninkinden üç kuruş daha’ fazla diyerek 100 bin dolar harcayan gazete grubu, bin lira verip Saraybosna’ya muhabir göndermekten çekiniyordu. Çünkü muhabir göndermek ilgisiz ve anlamsız bulunuyordu. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri yerel kalmamız. Evrenselleşmek için dünyanın diliyle konuşmamız gerekiyor. Şu anda da aynı kompleksleri, sendromları yaşıyoruz. Karşılaştığımız olaylarda insan psikolojisini ve mesleğimizin etik anlayışını bilerek, buna uygun davranırsak, toplumun aydınlanması aşamasında önemli bir yere gelmiş oluruz.”

Abidin Dino, Ara Güler, Gökşin Sipahioğlu, Yaşar Kemal’den ilham aldığını belirten Aral, Benazir Butto, Refik Hariri, Ahmed Şah Mesud, Yaser Arafat’ın aralarında olduğu çok sayıda siyasetçi, devlet adamı ve yazarla röportaj yaptığını söyledi.

Dünyada İslamın farklı yorumlandığı 27 ülkeye gittiğini, görev yaptığı devletlerin dokusunu, tarihini ve yaşam tarzını anlamak için en az 3-4 ay kaldığını anlatan Aral, gazetecilikte empatinin, liyakatin ve soğukkanlılığın önemli olduğunun altını çizdi.

Konferansın sonunda, AA Genel Müdür Yardımcısı Metin Mutanoğlu, Coşkun Aral’a hediye takdim etti.

Muhabir: Yasemin Kalyoncuoğlu

Kaynak