Geçen yıl İsveç’in Danimarka sınırındaki sanat kenti Landskrona’da ustam Ara Güler’in açılan sergisinde onun adına sunum yapmak üzere bulunduğumda bana da bir sergi teklifi yapıldı.
Yıllar önce büyük ustamla aynı coğrafyada açtığımız “Bu Dünya Böyle Dünya” sergisinden sonra yapılan teklif açıkça hoşuma gitmişti. Ancak özgün bir kon bulmak ve en az üç ay Landskrona’da ikamet etmek olmazsa olmaz koşuldu.
İlk olarak, bizde “Demirbaş Şarl” olarak tanınan 12.Charles’in Osmanlı’ya sığındığı dönemi anlatan bir proje düşündüm ancak seçici kurul bu kralın günümüz İsveç’inde istilacı özelliğiyle pek de sevilmediğini, o nedenle önerimi kabul etmeyeceklerini söyledi. Bulunduğumuz Landskrona’nın da onun zamanında fethedilip askeri garnizon kentine dönüştürüldüğünü ifade ettiler.
Coşkun Aral’ın Mülteci Dramına Dikkat Çeken “Exodus Deja-Vu” Projesi Hakkında 7 Bilgi
Bu nedenle bir haber fotoğrafçısı olarak nasıl bir sanat çalışması yaparım düşüncesiyle yola, GreenBox yani yeşil perde tekniğiyle fotoğrafa zaman boyutunu katıp, zorunlu göç yani “Exodus” mağdurlarını, benim geçmişte tanık olduğum savaş veya kaos mağduru, mülteci ve göçmenlerle aynı karede birleştirme fikriyle devam ettim. Kolay bir konu değildi, neredeyse nüfusunun yarıya yakını mülteci veya mülteci kökenli olan kentte bana poz verecek gönüllüler aramaya başladım.
Özellikle son dönemde Suriye ve Irak’tan gelenler ve geçen yüzyılın son çeyreğinde Polonya, Türkiye, Filistin ve Irak’ın yanı sıra parçalanan Yugoslavya’nı Hırvatistan, Bosna ve Kosova Bölgelerinden gelen mültecilerin yoğun olduğu kentte, ilk bağlantıları yabancı dernekler ve dil kursları veren okullarda kurdum.
Aradan yıllar geçmesine rağmen ülkelerinde yaşadıkları travmaları taptaze kalan bu insanlar, halen korku içindeler. Ya beni ülkemin gizli servisleri bulur, ya beni öldürmeyi düşünen düşman güçler takip eder korkusu yüzlerinden okunuyor. Son dönemde sayıları giderek artan Suriyeli mülteciler, kendileri için yeni yaşam sağlayacak dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri İsveç’e diliyle, kültürüyle adapte olmaya çalışırken, geçmiş yıllarda gelip artık yerel kültüre yabancı olmayan Süryaniler, Kürtler, Türkler, Ezidi ve Araplar gettolarında yaşıyorlar.
Coşkun Aral’ın Mülteci Dramına Dikkat Çeken Projesi “Exodus: Deja Vu” İstanbul’da!
Çalışmalarım sırasında görüşebildiğim 100’ü aşkın mülteciden sadece 20’sini ikna edebilmiş ve fotoğraflamıştım. Yeşil fonun önünde poz verirken bazıları gülücükler dağıtırken bazılarının da gözbebeklerinde korku ve endişeyi gözlemiştim.
İşte, fotoğrafla zorunlu göç öykülerini anlatmaya çalıştığım birkaç mülteci:
[su_divider]Bu yazı ilk olarak, Kafa dergisinin Ekim 2015 tarihli 14.sayısında yayımlanmıştır.