Foto muhabiri ve belgesel yapımcısı Coşkun Aral, Türk sinema ve dizi sektörüyle ilgili düşüncelerini paylaştı.Aral, dünyanın birçok ülkesinde kısa film, belgesel ve fotoğraf çalışması yaptığını bu bağlamda birçok olaya tanık olduğunu söyledi.
Dünyanın birçok yerinde Türklere ait her şeye farklı bir ilgi olduğunu ifade eden Aral, “Filistin’e gittim ve orada bir otobüse bindim. Yanımda oturan kişi baktım Türk dizilerini izliyor hatta Oktay Kaynarca’nın fotoğrafını cep telefonuna kapak yapmış. Diriliş Ertuğrul dizisini izliyor. Bunlar bizim için gerçekten büyük değerlerdir.” dedi.
Dizi ve filmlerde kullanılan tüm unsurların evrensel olması gerektiğine dikkati çeken Aral, şöyle devam etti: “Peki niye bunlar şimdi izleniyor daha önce izlenmiyordu çünkü gerek dizi, gerekse film sektöründe son yıllarda yapılan evrensel nitelikte işlerde bizim olmazsa olmazlarımız belli. Cast, dil, oyunculuk bütün bunlar ciddi yatırımlardır. Geçmişte de tarihimizi anlatan filmler vardı ama açıkçası hedef kitleye gitmiyordu. Şimdi Cüneyt Arkın gibi bir efsaneyi eleştirmek durumunda değilim çünkü Türk sinemasının o dönemdeki durumunu biliyorum. Orada kullanılan cast ile bugün kullanılan cast’ı kıyaslayamazsınız. Bundan 500 sene önceki giysiler, araçlar gereçler şimdi üretiliyor, animasyonlar yapılıyor. Doğru konu ve cast ile yapılan filmler evrensele taşınır ve mutlaka karşılığını alır. Evrensel anlamda yapılacak her şey yapılıyor ve o harcamaların karşılığı geri geliyor.”
“APAÇİLER BANA TÜRK DİZİLERİNDEN BAHSETTİLER”
Türkiye’nin doğru anlatımlı dizi, film ve belgesellerle dünyaya daha iyi anlatılacağını vurgulayan Aral, filmlerdeki mesajın yıllarca tazeliğini koruduğunu ifade etti.
Dünyaya mal olmuş bazı filmlerin hayali karakterlerden ibaret olduğunu ancak Türkiye’de “gerçek efsaneler” bulunduğunu vurgulayan Aral, şunları kaydetti: “Geçen sene bu zamanlar Meksika’daydım, Amerika’nın Arizona sınırına yakın bölgede Apaçilerin olduğu yerdeyim ve bana Türk dizilerinden bahsettiler. Türkiye’yi tanıtmak için milyar dolarlar verip etkinlik yapmak yerine doğru anlatımlı diziler ve belgesellerle mesajı vermeniz daha doğru olur. Çünkü politikacı bugün sevilir yarın sevilmeyebilir ama gönderdiğiniz filmdeki mesaj çok yüklüdür. Amerika yıllarca dünyayı nasıl kandırdı ? Rambo ve Rocky ile kandırdı. Biz kimseyi kandırmak istemiyoruz sadece gerçeğimiz versek o yeterli.”
“TÜRKİYE DEĞERLERİNİ DİZİ VE BELGESELLERLE DÜNYAYLA DAHA FAZLA PAYLAŞABİLİR”
Film ve belgesel yapmak isteyen yapımcıların Anadolu’ya yönelmesi gerektiğini dile getiren Aral, ele alınan konunun dünyaya mal olması gerektiğini ancak bu sayede yapılan film ve belgeselin evrensel olacağını kaydetti.
Truva filminin Türk yapımcıları tarafından tamamen Türkiye’de çekilmesi halinde Gelibolu bölgesinin dünyaya daha rahat tanıtılacağını anlatan Aral, tarihsel konulara daha fazla yoğunlaşılması gerektiğini dile getirdi.
Filmlere konu bakımından Türkiye’nin adete cennet olduğunun altını çizen Aral, şöyle devam etti: “Gılgamış gibi tarihsel köklü öğeler yerelden evrensele sıçramamız için büyük nimetlerdendir ama bazen onun yerine Köroğlu, Karacaoğlan yapalım diyoruz. Bunlar yerel değerlerimiz onlar da önemli bizim için ama işin içinde başka ülkelerin insanları, onlara yabancı gelmeyecek öğeleri, isimleri, kahramanları bunları verirsek çok iyi yerlere ulaşırız. Ağrı Dağı, Nuh’un Gemisi, Gordion, İskender, Fatih Sultan Mehmet bunlar başlı başına bir olaydır. Bunları siz dünyaya dünyanın bildiği öğelerle doğru sinematografi, cast ve prodüksiyon ile verirseniz herkes ister. Siz bunu evrensel öğelerle başka insanları da ilgilendirecek şekilde yaparsanız niye açılmayasınız.”