Coşkun Aral, Barış Pınarı Harekatı ile gündeme gelen savaş muhabirliği konusuna dair Independent Türkçe için bir yazı kaleme aldı:
“Savaş muhabirliği” diye tanımlandırmak istemiyorum.
Sonuçta, gerek muhabir, gerek foto muhabiri ya da kameraman olsun zor koşullarda, cephelerde bulundukları süre içinde görevlerini yapabilmeleri için belli bir birikim ve deneyim sahibi olmaları gerekir.
İnsan psikolojisini bilmek, coğrafyayı tanımak, en önemlisi savaş ve çatışma ortamlarını, kullanılan silahları, etkilerini ve tam olarak kimler arasında cereyan ettiğini iyi bilmeleri gerekir.
Öncelik hayatta kalmak ve yaralanmamak olduğu için riskin en aza indirilmesi gerektiği için bazı önlemleri almak gerekebilir.
Bir orduyla iliştirilmiş habercilik yaptığınızda onların getirdiği sınırlamaları önceden bilmeniz lazım.
İliştirilmiş habercilik yapmıyorsanız, riskiniz daha çok artar.
Cepheye giderken coğrafi özellikleri iyi bilmek, ona göre giyim, kuşam ve araç-gereç donanımına sahip olmak gerekir.
Kamuflaj diye tanımlanan askeri giysi giyilmemesi önemlidir.
Vietnam Savaşı’ndan itibaren çatışma ve savaşlara tanık olan haberciler, özellikle savaşçı olmadıklarını karşı tarafa belirtecek giysi veya üzerinde press/basın (gidilen bölgenin dillerinde) yazan yelekler kullanır.
Cephe hiçbir zaman bir şov alanı değildir.