Profesyonel gazetecilik hayatıma 1974’te başladım. Savaş Ay, Ergin Konuksever, Namık Koçak, Teoman Erol, Tunca Bengin gibi isimlerden oluşan bir ekolün parçası olduğum için çok şanslıydım. Ama ülke koşulları için aynı şeyi söylemek zordu: Siyasetçilerin söylemleri başta olmak üzere birçok etkenle politize olan gençler polarize edildi, yani kutuplaştırıldı. Ve öğrenci grupları arasında sopalarla başlayan sağ-sol çatışmaları, ateşli silahlarla sokaklara taşındı.

Dostum Savaş Ay ve ben, mesailere bağlı kalmadan kendi tarzımızla çalışıyorduk. Birer gece nöbetleşe yaptığımız gece muhabirliğinde polis telsizlerini dinliyor ve gelişmeleri yerinde izliyorduk. Bu süreç sadece siyah beyaz analog filmlerle çalıştığımız için değil, yaşananlar açısından da Türkiye’nin siyah-beyaz yıllarıydı. Kanlı 1 Mayıs’tan Abdi İpekçi cinayetine, TİP’li öğrencilerin katledilmesinden sokak olaylarına kadar bazen kesintisiz 24 saat, bazen 48 saat bile çalıştığımız oluyordu. 70’li yıllar ve sonrası hepimiz için çok ağırdı.

Meslek hayatım açısından beni olgunlaştırsa da gerek ülkem gerek insanlık açısından keşke asla yaşanmasaydı dediğim tecrübelerle doluydu.

BENZER VİDEOLARI KAÇIRMAYIN:
1 Mayıs 1977 Kutlamaları Katliama Nasıl Dönüştü? https://youtu.be/KLgWD6vk02g
12 EYLÜL DARBESİ AYLAR ÖNCESİNDEN BELLİ MİYDİ? https://youtu.be/zomt7TH5a-s